Türkiye'nin Adresi [Metin Eloğlu]

-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...

Vâveylâ [Namık Kemal]


Feminin rengi aksedip tenine
Yeni açmış güle misâl olmuş
İn'itâfile bak ne âl olmuş
Serv-i sîmîn safâlı gerdenine
Bu letâfetle ol nihâl-i revân
Giriyor göz yumunca rü'yâma
Bu tasavvur dokundu sevdâma
Ah böyle gezer mi hiç cânân
Gül değil arkasında kanlı kefen
Sen misin sen misin ey garîb vatan

Bu güzellikte hiç bu çağında
Yakışır mıydı boynuna o kefen
Cisminin her mesâmı yâre iken
Tuttun evlâdını kucağında
Sen gidersen bizi kalır sanma
Şühedân oldu mevt ile handân
Sağ kalanlar durur mu hiç giryân
Tende yaştan ziyâdedir al kan
Söyleyen söylesin sen aldanma
Sen gidersen bütün helâk oluruz
Koynuna cân atar da hâk oluruz

Git vatan Kabe'de siyâha bürün
Bir kolun Ravza-i Nebî'ye uzat
Birini Kerbelâ'da Meşhed'e at
Kâinatta o hey'etinle görün
Bu temâşaya Hak da âşık olur
Göze bir âlem eyliyor izhâr
Ki cihânda büyük letâfeti var
O letâfet olunsa ger inkâr
Mezhebimce demek muvâfık olur
Aç vatan göğsünü İlâh'ına aç
Şühedânı çıkar da ortaya saç

De ki Yâ Rab bu Hüseyn'indir
Su mübârek Habîb-i zî-şânın
Su kefensiz yatan şehidânın
Kimi Bedr'in kimi Hüneyn'indir
Tâzelensin mi kanlı yâreleri
Mey dökülsün mü kabr-i eshâba
Yakışır mı sanem bu mihrâba
Haç mı konsun bedel şu mîzâba
Dîninin kalmasın mı bir eseri
Âdem evlâdı bir takım cânî
Senden alsın mı sâr-ı şeytanî

Şiirin Tahlîli

Namık Kemal’in “Vâveylâ” şiiri, onun vatan, özgürlük ve mücadele anlayışını içeren etkileyici bir eserdir. Bu şiir, Namık Kemal’in “hürriyet şairi” sıfatını haklı çıkaran, vatan sevgisini ve onun uğruna yapılan fedakarlıkları derin bir lirizmle işleyen bir metindir. Şiirin yapısını, temalarını ve dil özelliklerini inceleyelim.


1. Tema: Vatan Sevgisi ve Şehadet

Şiir, temel olarak vatan sevgisi, fedakarlık ve vatanın kutsallığı üzerine kuruludur. Namık Kemal, burada vatana karşı duyduğu derin aşkı bir sevgiliye duyulan aşkla özdeşleştirerek işler. Ancak bu sevda, aynı zamanda büyük bir acıyı da içinde taşır: vatanın işgal edilmesi ve çekilen sıkıntılar. Vatan, sevgiliden farklı olarak “kanlı kefen” giymiş bir hâldedir ve bu durum şairin gönlünde derin bir feryat (vâveylâ) yaratır.


2. İmgeler ve Semboller

Şiirde kullanılan imgeler, hem dini hem de dünyevi referanslarla yüklüdür. Namık Kemal, okuyucunun dikkatini çekmek için çarpıcı betimlemeler ve semboller kullanır:

  • "Yeni açmış güle misâl olmuş": Vatan, tazeliği ve güzelliğiyle bir çiçeğe benzetilmiştir. Ancak bu güzellik, düşman tarafından yok edilmek istenmektedir.

  • "Kanlı kefen": Vatanın içinde bulunduğu zor durum, “kanlı kefen” imgesiyle somutlaştırılmıştır. Kefen, ölümü ve çaresizliği simgelerken, kanlı olması işgalin ve mücadelenin şiddetini vurgular.

  • "Kabe, Ravza-i Nebi, Kerbelâ, Bedir, Hüneyn": Dini referanslar, vatanın kutsiyetini ve uğruna verilen mücadelenin İslam tarihiyle bağdaştırılmasını sağlar. Kabe ve Ravza, İslam'ın en kutsal mekanlarını temsil ederken, Kerbelâ ve Hüneyn, şehadet ve fedakarlığın doruk noktaları olarak sunulur.

  • "Şühedan oldu mevt ile handan": Şehitler, ölümleriyle gülümser hale gelmiştir. Bu ifade, vatan uğruna ölmenin yüceliğini ve bunun kutsal bir görev olduğunu gösterir.


3. Şiirsel Yapı

  • Şiir, klasik Türk edebiyatındaki gazel ve kaside geleneğinden etkilenmiş, ancak modern bir lirizme sahip bir yapıya sahiptir.
  • Şiir bendlerden oluşmaktadır. Aruz vezniyle yazılmış olmasına rağmen kafiye yapısı ve muhteva bakımından klasik Türk şiiri geleneğinden ayrılır.
  • Şiirde duyguların coşkun bir şekilde ifade edilmesi, Namık Kemal’in romantik akımdan etkilenmiş olduğunu gösterir.

4. Duygusal Atmosfer: Feryat ve Umut

Şiirde hem bir feryat hem de bir umut havası hâkimdir. Şair, vatanın içinde bulunduğu zor durum karşısında büyük bir üzüntü duyar ve bu üzüntüsünü güçlü bir şekilde ifade eder. Ancak aynı zamanda vatanın kurtarılabileceğine dair bir inanç da taşır. Bu dualite, şiirin duygusal yoğunluğunu artırır.

  • Feryat: “Sen gidersen bütün helak oluruz” gibi ifadeler, şairin vatanın düşüşü karşısında duyduğu derin çaresizliği yansıtır.
  • Umut ve Yakarış: Şiir boyunca Allah’a yapılan dualar ve şehitlere duyulan saygı, vatanın kurtuluşu için bir umut ışığı sunar.

5. Dini ve Milli Kimlik

Namık Kemal, şiirde İslamî referanslarla millî duyguları birleştirir. Bu yaklaşım, onun hem Osmanlı'nın İslam kimliğini koruma çabasını hem de modern anlamda bir “vatan” kavramını inşa etme arzusunu gösterir. Şiirin dini motifleri, okuyucunun vicdanına ve manevi duygularına seslenirken, millî motifleri ise onun vatanseverlik anlayışını ön plana çıkarır.


6. Genel Değerlendirme

“Vâveylâ”, Namık Kemal’in romantik ve fedakar vatanseverliğini açıkça ortaya koyan bir şiirdir. Vatanı sevgiliye benzetme geleneği, burada güçlü bir şekilde uygulanmış, ancak bu benzetme kanlı bir mücadele ve feryatla zenginleştirilmiştir. Şiirdeki dini ve milli motifler, hem okuyucuyu derinden etkiler hem de dönemin Osmanlı toplumunda yaygın olan vatanseverlik duygularını canlandırır. Namık Kemal’in özgürlük ve bağımsızlık mücadelesiyle birleşen bu duygu yoğunluğu, onun Türk edebiyatındaki önemini bir kez daha vurgular.

Yorumlar