Türkiye'nin Adresi [Metin Eloğlu]

-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...

Barbaros Meydanı [Behçet Necatigil]


Biliyorum ayıp ve mânasız
Ama peşlerinden gidiyorum
Gezmeye çıktıkları vakit
Ana kız.

Utanır da belki
Anasının sırtındaki
Yeldirmeden,
Kız bir adım önde gider
Sezdirmeden.

Beşiktas'ta Barbaros Meydanı
Sağı anıt, solu türbe
Ortası kare şeklinde,
Parkıdır yoksulların
Bilhassa yaz ayları.

Fidanların, mezarların önünde
Yontulu taşlar çepçevre,
Yer yer banklar konulmuş,
Meydana dolmuş millet
Sıra sıra oturmuş.
Ah genç kız kalbi,
Sıralara bakar elbet.

Meydanın ilerisi deniz kıyısı
Karaya çekilmiş kayıklar
İskele gazinosu yanda
Sulara dökülmüş ışıklar
Üsküdar şu karşısı.

O nemli topraklara
Ana çöker yorgun argın,
Kalmış gözü arkada
Kendi ayakta kızın.

- Behçet Necatigil -

Şiirin Tahlîli

Behçet Necatigil’in “Barbaros Meydanı” adlı şiiri, gündelik hayatın sıradan bir anını ele alırken, bu anın altındaki derin duyguları ve insanî durumları ustalıkla işler. Şair, toplumsal mekânların ve bireylerin günlük hayatlarındaki küçük detaylardan yola çıkarak insanın duygusal dünyasını ve ilişkiler ağını gözler önüne serer. Şiirin tahlilini detaylı olarak ele alalım:


1. Şiirin Teması

Şiir, sıradan bir akşamüzeri gezintisi gibi görünen bir olay üzerinden, ana-kız ilişkisini, insanın yalnızlığını, toplumun sınıfsal gerçekliklerini ve bireysel arzularını işler. Barbaros Meydanı gibi kamusal bir alan, bireylerin içsel dünyalarının sahnesi hâline gelir. Şiirdeki merkez tema, ana-kız ilişkisi üzerinden gençlik ve yaşlılık, yorgunluk ve canlılık arasındaki karşıtlıklardır.


2. Şiirde Mekânın Rolü

Behçet Necatigil, mekânı şiirlerinde genellikle bir duygu taşıyıcısı olarak kullanır. Barbaros Meydanı, toplumsal bir buluşma noktası olarak tasvir edilir:

  • Meydanın niteliği: Meydan, hem yoksulların hem de farklı yaş gruplarından insanların bir araya geldiği bir yerdir. Bu kamusal alan, bireylerin duygusal ve sosyal dinamiklerini dışa vurduğu bir sahne görevi görür.
  • Deniz ve iskele: Denizin kıyısındaki kayıklar ve Üsküdar’ın karşıda duruşu, mekânın hem durağan hem de hareketli bir karaktere sahip olduğunu gösterir. Deniz, özgürlük ve uzaklara gitme isteği uyandırırken, meydan bu özgürlüğün mümkün olmadığı bir durağanlık hissi yaratır.

3. Ana-Kız İlişkisi

Şiir, ana-kız arasındaki dinamiği gündelik ve doğal bir şekilde işler:

  • Kızın önde yürümesi: “Kız bir adım önde gider / Sezdirmeden.”
    Bu durum, genç kızın annesinden ayrılma, bireyselleşme ve kendini ifade etme arzusunu yansıtır. Ancak bunu "sezdirmeden" yapması, hâlâ annesine duyduğu bağlılığı ve saygıyı gösterir.
  • Annenin yorgunluğu: “O nemli topraklara / Ana çöker yorgun argın.”
    Anne, hem fiziksel olarak yorulmuş hem de hayatın yüklerini taşımaktan bitap düşmüştür. Yorgunluk, annenin hayatındaki tükenmişliği ve artık merkezde olmaktan uzaklaşmasını simgeler.
  • Kızın ayakta durması: Kızın ayakta olması, gençliğin enerjisini ve hayata yönelik umutlarını temsil eder. Ancak bu duruş, annenin yorgunluğuyla tezat oluşturur ve iki kuşak arasındaki farkı belirginleştirir.

4. İnsanî Gözlemler

Necatigil, gündelik hayata dair küçük gözlemlerle derin bir anlam dünyası yaratır:

  • “Ah genç kız kalbi, / Sıralara bakar elbet.”
    Bu dize, gençliğin aşk arayışını ve hayata duyduğu heyecanı incelikle ifade eder. Genç kız kalbi, çevresindeki dünyayı gözlemler ve anlamlandırmaya çalışır.
  • “Ah genç kız kalbi” ifadesi aynı zamanda melankolik bir tona sahiptir. Bu melankoli, gençliğin geçici olduğunu ve bir gün bu canlılığın yerini yorgunluğun alacağını hatırlatır.

5. Şiirdeki Sınıfsal Katmanlar

Şiir, yoksullara ve onların hayatlarına dair bir betimleme sunar:

  • “Parkıdır yoksulların / Bilhassa yaz ayları.”
    Barbaros Meydanı, yoksul insanların yaz günlerinde dinlenmek ve bir araya gelmek için kullandığı bir mekândır. Bu ifade, kamusal alanların sınıfsal bağlamını ve insanların gündelik hayatlarındaki mecburi alışkanlıkları dile getirir.

6. Şiirin Yapısı ve Üslubu

Behçet Necatigil’in şiiri, gözleme dayalı ve hikâye anlatımını andıran bir yapıya sahiptir. Sade bir dil ve yalın imgelerle derin anlamlar yaratır:

  • Şiirde, konuşma diline yakın bir üslup kullanılır. Bu durum, okuyucuyu şiirin atmosferine kolayca çeker.
  • Mekânın ve bireylerin tasviri, gerçekçi ve doğal bir şekilde yapılmıştır. Şair, küçük detaylar üzerinden büyük anlamlar yaratır.

7. Şiirdeki Melankoli

Şiirin genelinde hafif bir melankoli hissi vardır. Geçmişe özlem, gençliğin geçiciliği ve hayatın yükü gibi temalar bu melankolik tonun kaynağıdır:

  • “Kalmış gözü arkada / Kendi ayakta kızın.”
    Anne, gençliğini geride bırakmış ve geçmişine takılı kalmıştır. Kızı ise geleceğe doğru yönelmiştir. Bu durum, nesiller arasındaki kaçınılmaz mesafeyi ifade eder.

8. Sonuç: Şiirin Genel Yorumu

Behçet Necatigil’in “Barbaros Meydanı,” sıradan bir gündelik sahneyi, insanın iç dünyasına dair derin gözlemlerle zenginleştiren bir şiirdir. Ana-kız ilişkisi üzerinden yaşlılık, gençlik, geçmiş ve gelecek temaları işlenirken; mekân tasvirleri toplumsal bağlamı güçlendirir. Şairin sade ama yoğun üslubu, bireysel ve toplumsal gerçeklikleri aynı potada eriterek okuyucuyu hem duygusal hem de düşünsel bir yolculuğa çıkarır. Bu şiir, Necatigil’in gündelik hayata dair olağan ayrıntıları ustalıkla işleme yeteneğini ve insan ruhunun derinliklerine inme becerisini ortaya koyar.


Yorumlar