Ayakbileklerimden bir de tutup sözüm ona
Ellerimle de duyarak basıyorum toprağa
Deli deprenişlerin köpüğüyüm yoksa
Ne hah yerleşip oturdum
Ne bir ayak yeri eşeledim
Ne bir dam aradım başımda
Perişan toztoprak içinde eşyam
Yanlardan
Arkadan otların arasından
Vahşi bir hayvan fırlıyor hatıramın sırtına
Yerim ve yurdum belli değil
Yeni atandım aşkın tırpanlarına
Neyin memuruyum ben nerdeyim
Artıyor çizgi çizgi
Fahrenayt ellidokuz altmışbir
Eyvah hüzün bu
Eyvah hüzün yine
Çatında alnımın
Hüznüm ağam oldu eyvah
Bir şey yap silkip at
Çare ne – herneyse
Titrek elime zor
Çalkalanıyorsa bir yerde
Ölüyorsa bir yerde
Bağlantılarım tam otomatik
Arzı mıyım ben
Tırnak aralarına kıymık giren ellerin
Hadi düşün beni
İçim otursun aklım
Durulsun diye
Ankara gölü gören bir dağ
Sisler ve katran
Ruhum
Bir iki yaşımda
Aynı boyda çam ağaçları
İki titrek ışık’ız
Güneş altında iki insan gövdesi
Bir gün yağmurlar
Açlıklar perişan saçlar dudaklar
Daima biraz fazlasıyla önünde
Dalgakıranların
Şunu da yaz bedeli olsun
Sabırla titreyerek öyle yalın
Ve kimsemiz olmadan oturacağız
Kıyısında ayrılığın
"Biliyorum Çok Geç Oldu" Şiirinin Tahlîli
Cahit Zarifoğlu'nun Biliyorum Çok Geç Oldu adlı şiiri, içsel bir sorgulama ve melankolinin ağır bastığı bir atmosferle örülmüştür. Şiir, bireyin varoluşsal sancılarını, yerleşik bir düzen kuramama hissini, belirsizlikleri ve hüznün baskınlığını ele alır. Zarifoğlu’nun kendine özgü dili ve imge yoğunluğu, şiirin derin anlamlarını katman katman açığa çıkarır. Şiiri şu başlıklar altında inceleyebiliriz:
1. Yerleşememe ve Varoluşsal Sorgu
Şair, şiirin başında kendini bir yere ait hissetmeyen, köksüz bir birey olarak tanımlar. Hayatta bir iz bırakma, kök salma ve bir yere ait olma çabası yok gibidir; aksine bir savruluş hali içindedir.
- “Ne hah yerleşip oturdum / Ne bir ayak yeri eşeledim”: Şairin bu sözleri, yerleşik düzen kuramama ve hayatta kalıcı bir anlam bulamama hissini ifade eder.
- “Yerim ve yurdum belli değil”: Bu ifade, bireyin aidiyet arayışındaki başarısızlığını net bir şekilde ortaya koyar.
2. Hüzün ve Ruhun Derin Sarsıntıları
Hüzün, şiirin ana temalarından biridir. Zarifoğlu, hüznü bir tür efendi (ağa) olarak betimler; bu hüzün, bireyi yönetir ve ona hükmeder.
- “Eyvah hüzün bu / Eyvah hüzün yine”: Hüznün sürekli ve kaçınılmaz bir gerçek olduğunu vurgular. Şair, bu durumu hem kabullenir hem de ondan kurtulma arayışındadır.
- “Hüznüm ağam oldu eyvah”: Hüzün, şairin hayatında baskın bir güç olarak konumlanır.
3. Belirsizlik ve Sıkışmışlık Hissi
Şair, ne yaptığını ve nerede olduğunu tam olarak bilmediği bir ruh halindedir. Bu, hem bireyin hayatındaki anlam krizine hem de modern insanın hissettiği varoluşsal boşluğa işaret eder.
- “Neyin memuruyum ben nerdeyim”: Şair, bir amaca ya da görev bilincine sahip olmadığını, bu yüzden hayatının yönsüz olduğunu ifade eder.
- “Bağlantılarım tam otomatik”: Modern hayatın mekanikleşmiş ilişkilerine ve insanın kendini bir sistemin parçası gibi hissetmesine eleştirel bir gönderme vardır.
4. Doğayla İlişki ve Çocukluk Anıları
Şair, doğaya dair imgelerle ruh halini yansıtır. Doğa, hem şairin huzur bulduğu bir sığınak hem de geçmişine bir pencere açar.
- “Ankara gölü gören bir dağ / Sisler ve katran”: Bu imgeler, belirsizlik ve karamsarlığı ifade ederken, doğanın dinginliği içinde bir geçmiş özlemini de barındırır.
- “Ruhum / Bir iki yaşımda”: Şair, çocukluk yıllarına dönerek saf ve karmaşadan uzak bir ruh haline özlem duyar.
5. Aşk ve İnsan İlişkileri
Şiirde aşk ya da bir insana duyulan yakınlık ima edilir. Ancak bu ilişki de, dalgakıranlara çarpan dalgalar gibi sürekli bir mücadele ve belirsizlik içindedir.
- “İki titrek ışık’ız / Güneş altında iki insan gövdesi”: Bu betimleme, bireyin diğer insanlarla kurduğu ilişkilerin kırılganlığını ifade eder.
- “Ve kimsemiz olmadan oturacağız / Kıyısında ayrılığın”: Ayrılığın kaçınılmazlığı ve insanın yalnızlığı üzerine derin bir farkındalık vardır.
6. Ayrılık ve Sabır Teması
Şair, ayrılık fikrini bir tür kader olarak kabul eder. Ancak bu ayrılığa direnç göstermek yerine sabırla ona katlanmayı önerir.
- “Sabırla titreyerek öyle yalın / Ve kimsemiz olmadan oturacağız”: Ayrılık ve yalnızlık, bireyin kaçınılmaz olarak yüzleştiği gerçeklerdir. Şair, bu durumu sakin bir kabullenişle ifade eder.
7. Şiirin Teması: Hüzünlü Varoluş
Biliyorum Çok Geç Oldu, bireyin varoluşsal yalnızlığı, hüzünle kuşatılmış iç dünyası ve hayata anlam katma arayışını ele alır. Şair, modern insanın yabancılaşmasını, yerleşik bir anlam ve aidiyet duygusu bulamamasını hüzünlü ve derin bir şekilde işler. Zarifoğlu’nun şiirinde bir yandan melankoli ağır basarken, bir yandan da bu ruh halini kabullenme ve onunla barışma çabası sezilir.
Sonuç
Cahit Zarifoğlu’nun bu şiiri, onun tipik şiir anlayışını yansıtır: İmge yoğunluğu, bireysel ve toplumsal kaygıları iç içe geçirme, derin melankoli ve güçlü bir içsel sorgulama. Şairin hem bireysel varoluş sancılarını hem de toplumsal bağlamdaki yerini sorguladığı bu şiir, modern insanın ruh halini çarpıcı bir şekilde yansıtır.
Yorumlar
Yorum Gönder