Türkiye'nin Adresi [Metin Eloğlu]

-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...

Harman [Ömer Bedrettin Uşaklı]


Yeşil bahçelerden güneşe doğru
Rüzgâr gibi geçti Tanrım o rüzgâr
Ruhum karanlıktan ateşe doğru
Gözbebeklerime değdi ilkbahar
Rüzgâr gibi geçti Tanrım o rüzgâr

İçimden rengârenk kuşlar uçacak
Rüzgâr gibi geçti Tanrım o rüzgâr
İnce dudaklarda bir damla şafak
Ceylanca bir bakış ve siyah saçlar
Rüzgâr gibi geçti Tanrım o rüzgâr

Gül bahçelerinden esti bu rüzgâr
Burcu burcu uçtu denizlerimden
Bir aşk türküsünden sesti bu rüzgâr
Dalga dalga geçti denizlerimden
Burcu burcu uçtu denizlerimden

Yarın esmez olur bu ince rüzgâr
Savrul dağ köyümün altun harmanı
Ürpersin nehirler ve uçurumlar
Dursun bir baharcık ölüm kervanı
Savrul ey ömrümün ateş harmanı

- Ömer Bedrettin Uşaklı -

Yorumlar