-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...
Liliyâr [Sezai Karakoç]
tarih:
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli
Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin
Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı
Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
Kuklalar titremesin ne yapsın
Adam konuşmasını bilmezse ne yapsın
Kuklaların kukla olmadığı besbelli
Lilinin çekip gideceği besbelli
Lilinin dönüp geleceği besbelli
Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin
Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili
Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili
Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili
Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili
Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
Olamaz Üsküdardan geçeriken bulduğun mendil
-Bizi bırakıp nereye gidiyorsun Lili
Demek bizi bırakıp gidiyorsun Lili
Sen daima güzeller güzelini bulursun Lili
Sen istesen de taş yürekli olamazsın
Sen daima güzeller güzeli olursun Lili
Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
Öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü Lili
Tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü
Sen daima Sultanlar Sultanı olursun Lili
Demek sen gidiyorsun Lili
Bizi öpmeden mi gideceksin Lili
Lilinin güneşin altında duruşu yok mu
Perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu
Eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu
Çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu
Yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı
Uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu
Lilinin bir tavşan gibi koşuşu
Keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu
Adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı
Lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu
Ben konuşmasını bilmem Lili
Şiirin Tahlîli
Sezai Karakoç’un “Liliyâr” şiiri, duygu yüklü ve zengin imgelerle bezenmiş bir anlatı sunar. Şiir, okuyucuyu modern bir Leyla-Mecnun hikâyesinin içine çekerken, aşkın, ayrılığın, güzelliğin ve insan ruhunun derinliklerine dair çağrışımlarla doludur. Lili figürü üzerinden bir kadın, bir ideal veya bir ilham kaynağı olarak hem ulaşılmaz bir varlık hem de gerçek bir tutku nesnesi işlenmiştir. Şiiri aşağıdaki başlıklar altında inceleyebiliriz:
1. Konu ve Tematik Çerçeve
Şiir, merkezinde Lili adında bir figürü barındırır. Lili, aynı anda hem ilahi bir güzellik hem de dünyevi bir varlıktır. Şairin gözünde Lili, aşkın ve ayrılığın temsili haline gelir. Bu aşkın içinde teslimiyet, hayranlık ve kaybedişin acısı iç içedir.
Aşk ve Ayrılık: Şair, Lili’nin gidişine ve dönüşüne dair duyduğu derin bir melankoliyi dile getirir. Lili’nin "çekip gitmesi" de "dönüp gelmesi" de kaçınılmazdır; bu, hem sevgilinin bağımsız doğasını hem de aşkın döngüselliğini yansıtır.
İdeal ve Gerçek Arasında: Lili, bir yandan idealize edilmiş bir varlık olarak yüceltilirken, diğer yandan gerçek bir insanın çelişkileri ve sıradanlıklarıyla ele alınır. Şair için Lili, hem somut hem soyut bir figürdür.
2. Lili Figürü ve Anlam Katmanları
Lili, şiirin merkezinde yer alırken birçok farklı anlam katmanına bürünür:
Kadın ve Güzellik: Lili, güzellik ve zarafetin somutlaşmış hali olarak betimlenir. "Altın saçlarını yana atışı" ve "gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi" gibi ifadeler, onun fiziksel ve ruhsal güzelliğini vurgular.
Bağımsızlık ve Özgürlük: Lili, sürekli hareket eden, bir anda çekip giden ve dönüp gelen bir figürdür. Bu, onun özgür ve bağımsız ruhunu temsil eder.
İlahi ve Dünyevi: Şiirde "Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın" dizesiyle, Lili hem kutsal bir varlık hem de dünyaya ait bir figür olarak ele alınır.
3. Dil ve Üslup
Sezai Karakoç’un şiir dili, hem günlük konuşma ifadelerini hem de yoğun imgeleri bir arada kullanarak şiire güçlü bir etki kazandırır. Şiirde bir akışkanlık ve tekrarlarla oluşan ritim vardır.
Tekrarlar: "Kuklaların kukla olmadığı besbelli", "Demek gideceksin Lili" gibi tekrarlar, Lili’ye duyulan hayranlığın ve melankolinin altını çizer.
İroni ve Sadelik: Şair, yer yer sade bir dil kullanırken, bunu ironik bir şekilde idealize edilmiş imgelerle dengeler. Bu üslup, okuyucuda hem içsel bir bağ kurar hem de mesafeli bir hayranlık uyandırır.
Sıcak ve Samimi Ton: Şair, Lili’ye doğrudan seslenerek okuyucuyu da bu duygusal bağın bir parçası haline getirir.
4. İmgeler ve Metaforlar
Şiir boyunca, hem gündelik hem de metaforik imgeler kullanılarak duygu derinliği artırılır:
“Yağdan kıl çekercesine inanışı” ve “yaşayışı” ifadeleri, Lili’nin hayattaki incelikli ve hassas varoluşunu betimler.
“Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi” dizesi, Lili’nin ruhsal saflığını ve güzelliğini yansıtır.
“Kürkü” ve “tüyleri şiirler olan bu mahcup kürk”, Lili’nin vedasını bir tören gibi yüceltir ve ona şiirsel bir anlam katar.
5. Felsefi ve Psikolojik Boyut
Sezai Karakoç, şiirlerinde sıkça aşk ve ilahi olan arasında bir köprü kurar. Liliyâr da bu geleneği sürdüren bir şiir olarak, insanın dünyevi ve ilahi olanla ilişkisini derinlemesine işler:
Aşkın İlahi Boyutu: Şiirde, aşk yalnızca dünyevi bir duygu değil, aynı zamanda ruhsal bir yükseliş ve anlam arayışıdır.
İnsan Ruhunun Çelişkileri: Lili, hem güzelliğin hem de bağımsızlığın bir temsili olarak, insan ruhunun hem hayranlık duyduğu hem de karşısında çaresiz kaldığı bir figürü temsil eder.
6. Sonuç
Sezai Karakoç’un “Liliyâr” şiiri, aşk, ayrılık, güzellik ve insan ruhunun derinliklerini keşfeden bir eser. Lili, bu şiirde yalnızca bir kişi değil, aynı zamanda bir kavram, bir ideal ve bir hayranlık nesnesi haline gelir. Şairin Lili’ye duyduğu sevgi ve hayranlık, melankolik bir özlemle harmanlanır. Şiir, Sezai Karakoç’un mistik ve felsefi şiir anlayışının güçlü bir örneğidir ve okuyucuyu hem duygusal hem de düşünsel bir yolculuğa çıkarır. Lili, şairin iç dünyasında yaşayan bir efsane ve modern şiirde yer edinen unutulmaz bir figürdür.
Yorumlar
Yorum Gönder