-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...
Ufuklarda Yükselen Nazenin Balon [Metin Eloğlu]
tarih:
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Arkamdan laf etmişsin, sana yakıştıramadım;
Beni rezil edip, bir köşeye kodu, demişsin... Dayını kışkırtacakmışsın da bir gece vakti; Parayla iki serseri tutup, ibreti âlem için, Kafamı gövdemden ayırtacakmış! Dur hele, madem ki iş bu yola döküldü; Hepsini dinle de gözün gönlün açılsın:
Sana söylediklerimin çoğu yalandı; Ben kim, Fransa’ya gitmek kim... Hele o tüccarlık masalı? Nasıl yuttuğuna hâlâ şaşarım. Samsun’da enişteler, Zonguldak’ta teyzeler, Adana ilinde bilmemne hanı; Koca koca okullardan diplomalar; Bizi bekleyen aydınlık günler...
Kafana dank desin artık; Bütün bunlar kuyruklu bir yalandı. Başka ne yapabilirdim, söylesene! Yeşilinden tut da mavisine kadar, Nah! yumruk gibi gözlerin vardı. Narçiçeği dudaklar, kulağının memesi; Saç dendi mi aklıma seninkiler geliyor; Kalçalarının tarifini pek beceremiyorum...
Bana, kaba herifin birisin, diyorlardı; Seni sevdikten sonra inceliverdim: Efendim’li estağfurullah’lı konuşmalar; Kundura boyacısına hergün 15 kuruş; —Elbette, ne zannettindi— Sakala perdah, bıyığa rastık; Entarimsi gömlekler, Çiklet ilen güneş gözlüğü... İncele incele hani yok mu ya, Höt! desen devrilecek oğlanlara benzedim. Bir şey ikram edildi mi; mersi! Birine tosladın mı; pardon! Boncurlar, bonsuvarlar... Bu arada anamın kefen parasını da yedik; Belediye’deki sıramız güme gitti. İş bunlarla bitse, öpüp başıma koyacağım; Beni enayi yerine kodun, değil mi? Senin için iki eşek yükü şiir yazdım, Dört kamyon rakı içtim, Gurbetlere düştüm, Düz ovada yolumu şaştım; Hadi bütün bunları sineye çektik diyelim; Ya o belsoğukluğu?
- Metin Eloğlu -
"Ufuklarda Yükselen Nazenin Balon" Şiirinin Tahlîli
Metin Eloğlu’nun Ufuklarda Yükselen Nazenin Balon adlı şiiri, sıradışı bir dille, mizahi ve ironik bir tonla kaleme alınmıştır. Şair, burada aşk, yalan, hayal kırıklıkları ve toplumsal ögeleri bir araya getirerek bireyin duygu dünyasını grotesk bir şekilde yansıtır. Şiirin güçlü yanlarından biri, halk dilini samimi ve çarpıcı bir şekilde kullanmasıdır. Şimdi şiiri daha detaylı tahlil edelim:
1. İroni ve Mizah
Şiirin geneline yayılan ironi, şairin bir aşk hikâyesini gülünç bir perspektiften sunmasına olanak tanır. Şair, önce aşkla bağlandığı kadına karşı duyduğu hayranlığı ifade ederken, zamanla bu bağın nasıl bir hayal kırıklığına ve öfkeye dönüştüğünü gözler önüne serer.
“Arkamdan laf etmişsin, sana yakıştıramadım”: Şiir, alaycı bir tonda başlar. Şair, karşı tarafın yaptığı dedikoduları küçümserken, aslında bir hayal kırıklığını ima eder.
“Beni rezil edip, bir köşeye kodu, demişsin”: Hem karşılıklı suçlamalar hem de öznel bir savunma ile şiir, dramatik bir giriş yapar.
2. Aşkın Sahteliği ve Yalanlar
Şair, sevdiği kişiyi etkilemek için söylediği yalanları açıkça itiraf eder. Bu yalanlar, sosyal sınıf atlama arzusunun, bireyin kendi eksikliklerini örtme çabasının bir göstergesidir.
“Sana söylediklerimin çoğu yalandı; / Ben kim, Fransa’ya gitmek kim…”: Şair, kendi gerçekliğini alaya alır ve bu itirafla aşkın dayandığı zeminin kırılganlığını ortaya koyar.
“Samsun’da enişteler, / Zonguldak’ta teyzeler…”: Şairin uydurduğu hikâyeler, yer yer absürtlüğe varan bir mizahla, toplumda kabul görmek için bireyin sahte dünyalar yaratma eğilimini eleştirir.
3. Fiziksel Çekim ve Hayranlık
Şairin, kadına duyduğu fiziksel hayranlık, şiirin samimi ve abartılı bir dil ile ifade edilen unsurlarından biridir. Burada, aşkın tensel boyutu öne çıkar.
“Narçiçeği dudaklar, kulağının memesi; / Saç dendi mi aklıma seninkiler geliyor…”: Kadının fiziksel özellikleri, yoğun bir hayranlıkla betimlenir. Ancak bu betimlemeler aynı zamanda abartılı bir romantizmin parodisi gibidir.
4. Değişim ve Kendini Kaybetme
Şair, kadına olan sevgisiyle birlikte geçirdiği değişimi alaycı bir şekilde dile getirir. Kendi "kaba" kimliğini kaybederek yapay bir incelik kazandığını ifade eder.
“Seni sevdikten sonra inceliverdim”: Aşkın bireyi nasıl dönüştürdüğünü komik bir dille ifade eder.
“Sakala perdah, bıyığa rastık”: Fiziksel görünümünden konuşma tarzına kadar her şeyin değiştiğini anlatır. Bu, bireyin sevdiği kişi için kendini aşırı derecede değiştirme çabasıdır.
5. Maddi Kaygılar ve Toplumsal Eleştiri
Şair, sevgisini göstermek için harcadığı maddi ve manevi kaynakları, toplumsal zorluklarla birlikte ele alır. Aşkın, bireyi ne kadar zora soktuğunu hem dramatik hem de komik bir dille ifade eder.
“Bu arada anamın kefen parasını da yedik”: Bu ifade, fedakârlığın boyutunu abartarak mizahi bir şekilde okura sunar.
“Belediye’deki sıramız güme gitti”: Şair, günlük hayatta karşılaşılan basit problemleri bile şiirine katarak toplumsal eleştiriyi şiirin içine işler.
6. Hayal Kırıklığı ve Alaycı Yüzleşme
Şair, yaşadığı hayal kırıklıklarını sert ve alaycı bir dille dile getirir. Sevdiği kişiyle ilgili tüm çabalarının boşa çıktığını fark etmiştir ve bunun öfkesini şiirin sonunda açıkça hissederiz.
“Beni enayi yerine kodun, değil mi?”: Bu cümle, hayal kırıklığının doruk noktasıdır. Şair, kendisini aldatılmış hisseder.
“Ya o belsoğukluğu?”: Şiir, beklenmedik ve kaba bir ifadeyle sona erer. Bu final, şairin öfkesini ve hayal kırıklığını zirveye taşır.
7. Şiirin Genel Teması: Aşk, Yalan ve İnsanlık Hali
Ufuklarda Yükselen Nazenin Balon, aşkın bazen nasıl yalanlar, fedakârlıklar ve hayal kırıklıklarıyla dolu olabileceğini hem mizahi hem de çarpıcı bir şekilde işler. Şair, sevdiği kişiyi hem yüceltir hem de eleştirir; kendini ise aciz, gülünç ve trajik bir figür olarak sunar. Bu, insanın duygusal karmaşasını özgün bir üslupla dile getiren bir şiirdir.
Sonuç
Metin Eloğlu, bu şiirde aşkı bir ideal olarak değil, gerçek bir insanlık hali olarak ele alır. Mizahi, ironik ve yer yer kaba bir dil kullanarak aşkın birey üzerindeki etkilerini, toplumsal sınırlamalar ve bireyin kendi içindeki çatışmalarıyla birlikte verir. Şiir, aşkın komik, trajik ve gerçek yanlarını derinlikli bir şekilde yansıtır.
Yorumlar
Yorum Gönder