-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...
Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın.
Şiirin Tahlîli
Ece Ayhan'ın "Fayton" şiiri, modern Türk şiirinin izleklerini taşıyan, okuyucuyu hem bireysel hem de toplumsal anlam katmanlarında derin düşüncelere sevk eden bir yapıttır. Şiir, özellikle Ece Ayhan'ın "sivil şiir" anlayışını ve tarihsel-sosyal göndermelerini taşır. Bu şiiri birkaç başlık altında analiz edebiliriz:
1. Yalnızlık ve Melankoli
Şiir, "sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey" imgesiyle başlar. Bu ifade, hem nostaljik bir çağrışım yapar hem de bireyin geçmişe duyduğu özlemi ve melankoliyi betimler. "İncecik melankolisiymiş yalnızlığının" dizesi, kişinin kendi yalnızlığını adeta bir melodi gibi duyumsadığını ifade eder. Yalnızlık burada soyut bir kavram olmaktan çıkıp neredeyse dokunulabilir bir hâl alır.
2. Fayton ve İntihar Teması
"İntihar karası bir fayton" imgesi, şiirin en güçlü sembollerinden biridir. Fayton, geçmişle bağları temsil ederken, "intihar karası" sıfatı ona trajik ve karanlık bir boyut katar. Fayton, ölüm ve yaşam arasındaki geçişin bir metaforu olarak düşünülebilir. Ablanın bu faytona binmesi, bireysel bir kaderi veya toplumsal bir bilinçaltını işaret eder.
3. Pera ve Ölümler Aşkı
"Pera" mekânı, hem bir İstanbul semti olarak tarihsel bir arka plan taşır hem de modernizmin ve yabancılaşmanın bir göstergesi olarak yorumlanabilir. "Ölümler aşkı" ifadesi, hem hayatın faniliğine hem de bu fanilik içinde aşkın yerini sorgular. Bu ifade, Ece Ayhan'ın şiirlerinde sıkça rastlanan ölüm ve aşk temalarının iç içe geçtiği bir örnektir.
4. Ablanın İmgeleri
Ablanın "bahçe bahçe çiçekleri olan" ve "çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş" olması, hem görsel bir zıtlık hem de varoluşsal bir paradoksu ifade eder. Çiçekler, hayatın güzelliklerini ve geçiciliğini temsil ederken, çiçeksiz çiçekçi dükkânı, bu güzelliklerin kaybolduğunu veya eksik olduğunu hissettirir. Ablanın tüllere sarılmış mor bir tabancayla betimlenmesi ise, ölüm ve zarafeti bir araya getiren çarpıcı bir imgedir.
5. Zakkum ve Cezayir Menekşesi
Zakkum ve Cezayir menekşesi, zehirli ve dayanıklı doğalarıyla şiire hem ölüm hem de direniş anlamları katar. Bu çiçeklerin varlığı, ablanın intihara meyilli hâlini ve buna rağmen yaşamaya devam eden tarafını temsil edebilir. Camekânda sergilenen bu imgeler, hayatın hem estetik hem de tehlikeli yönlerini vurgular.
6. Şairin Seslenişi
Son bölümde şair, kendini şiirin içine dâhil eder ve intiharla ilgili bireysel bir itiraf yapar: "Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem." Bu ifade, hem kişisel bir hesaplaşma hem de ablasıyla empati kurma çabası olarak okunabilir. Ablanın çiçek satın alışı, onun intiharı ve yaşamı arasında bir duraklama anı gibi görünebilir.
Şiirin Genel Anlamı
Ece Ayhan'ın bu şiiri, bireysel bir melankoli ve varoluşsal sorgulama etrafında, ölüm ve yaşamın iç içe geçtiği imgelerle doludur. Şiirdeki imgeler, düz bir anlam taşımaz; her biri çok katmanlıdır ve okurun kendi anlamını yaratmasına imkân tanır. "Fayton", hayatın gelip geçiciliğini ve bu geçicilik içinde bireyin kendine ve çevresine yabancılaşmasını ifade eder. Şair, ablasının trajik hikâyesini anlatırken, aslında hepimizin yaşam ve ölüm karşısındaki duruşumuzu sorgular.
Yorumlar
Yorum Gönder