-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...
İmkânsız Tesadüfler [Ziya Osman Saba]
tarih:
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
-Cahit Sıtkı Tarancı'ya-
Şimdi çıkıverecek karşıma arkadaşım,
Mektebe gitmek için geçtiğimiz şu yoldan.
Babam tok sesiyle birden çağıracak: "Ziya!"
Kalbimde eski sevinç, dallarda eski bahar.
Gözlerimi kapatıp: "Bil?" diyecek birisi.
Bir mahşer ortasında şaşırıp kalacağım.
Ve girecek koluma bir melek gibi karım.
Saracak etrafımı doğmamış çocuklarım..
Şiirin Tahlîli
Ziya Osman Saba’nın "İmkânsız Tesadüfler" adlı şiiri, zaman ve mekânın iç içe geçtiği, geçmişle hayalin birbirine karıştığı bir özlem ve melankoli şiiridir. Şair, nostaljik bir atmosfer içinde, geçmişin mutluluğunu ve geleceğe dair duyulan tatlı bir beklentiyi yoğun bir duygusallıkla işler. Bu şiiri detaylı şekilde analiz edelim:
1. Tema ve Ana Duygu
Şiir, insanın geçmişteki güzel anılara duyduğu özlemi ve gelecekte gerçekleşmesi mümkün olmayan hayallerle kurduğu duygusal bağı ele alır. Geçmiş, hayal ve gerçeklik arasında gidip gelen bir atmosfer yaratılmıştır.
Geçmişe Özlem: Şair, çocukluğuna ve gençliğine ait anıları yeniden yaşama arzusuyla yanıp tutuşur. Babasının çağırması, mektebe giden yol ve eski bahar gibi imgeler, geçmişteki mutluluğun güçlü birer simgesidir.
Geleceğe Dair İmkânsız Hayaller: Karısıyla kurduğu mutlu bir hayat ve doğmamış çocuklarının varlığı, şairin içsel dünyasında bir tamamlanmışlık hissi yaratır. Ancak bu hayallerin gerçek olamayacak olması, şiire hüzünlü bir derinlik katar.
2. Şiirsel Üslup ve Dil
Şiirdeki dil sade ve durudur. Ziya Osman Saba’nın Garip şiir akımından etkilenmiş bir şair olarak gündelik, basit görünen imgelerle derin bir anlam yaratma tarzı burada da kendini gösterir.
Sadelik ve Yoğunluk: Şiir, kısa dizelerden oluşmasına rağmen, her dizede yoğun bir duygu yükü barındırır. Bu yoğunluk, şairin bireysel duyarlılığından kaynaklanır.
İmgeler ve Çağrışımlar: "Mektebe gitmek için geçtiğimiz şu yol" ve "dallarda eski bahar" gibi imgeler, çocukluğa dair güçlü çağrışımlar yaratır. Bahar, yaşamın canlılığını ve masumiyetini simgelerken, yol imgeleri geçmişe yapılan duygusal bir yolculuğu temsil eder.
3. Zaman Kavramı
Ziya Osman Saba, şiirlerinde sıkça zaman kavramına değinir. Burada da geçmiş, şimdiki zaman ve hayal edilen bir gelecek iç içe geçmiştir.
Geçmişin Yeniden Yaşanması: Şair, geçmişteki belirli bir âna dönmeyi arzular. Babasının seslenmesi ya da çocukluk arkadaşıyla karşılaşma isteği, geçmişi olduğu gibi bugüne taşıma çabasını yansıtır.
Hayali Gelecek: Doğmamış çocuklarla çevrelenme fikri, şairin geleceğe dair içsel bir tamamlanma özlemini gösterir. Ancak bu gelecek, bir hayalden ibarettir ve gerçekleşme ihtimali imkânsızdır.
4. Hayal ve Gerçeklik Çatışması
Şiirin en dikkat çekici unsurlarından biri, hayal ve gerçeklik arasında kurulan gerilimdir. Şair, gerçek hayatta mümkün olmayan durumları hayallerle telafi etmeye çalışır.
İmkânsız Tesadüfler: Şairin geçmişteki bir dostuyla karşılaşma ya da babasının bir kez daha seslenme ihtimali, "tesadüf" kelimesiyle ifade edilse de, aslında mümkün olmayan birer hayaldir.
Hayallerdeki Tamamlanmışlık: "Bir melek gibi karım" ve "doğmamış çocuklarım" ifadeleri, hem bir huzur hem de tatlı bir melankoli taşır. Bu hayaller, şairin içsel dünyasında aradığı mutluluğun yansımasıdır.
5. Melankoli ve İnsanî Derinlik
Şiirin temelinde, şairin geçmişe dönme arzusu ve gelecekte gerçekleşemeyecek mutluluk hayalleri üzerinden bir melankoli duygusu yatar.
Geçmişin Tekrarı: Şair, çocukluk ve gençlik yıllarındaki saf mutluluğu yeniden yaşamak ister. Ancak bu arzunun imkânsızlığı, şiire hüzünlü bir hava katar.
Hayali Gelecek: Şairin hayalindeki tamamlanmış hayat –eş, çocuklar ve huzur dolu bir çevre– aynı zamanda gerçekleşememiş bir idealin ifadesidir. Bu hayali mutluluk, şairin derin bir içsel eksikliği yansıtır.
6. Anlam Katmanları
Şiir, ilk bakışta geçmişe bir özlem ve geleceğe dair hayalleri ele alıyor gibi görünse de, alt metinde insanın zaman karşısındaki çaresizliği ve mutluluk arayışını işler.
Geçmişle Barışamama: Şair, geçmişin mutluluğunu tekrar yaşama arzusu içindedir, ancak bunun mümkün olmadığını bilir. Bu durum, bir içsel çatışma yaratır.
Geleceğe Dair Özlem: Şairin doğmamış çocuklar ve melek gibi tasvir edilen karısı üzerinden kurguladığı hayaller, aslında içsel bir tamamlanma arzusudur. Ancak bu arzunun imkânsızlığı, şiirin temelindeki hüzün kaynağıdır.
Sonuç:
"İmkânsız Tesadüfler", sade ama derin bir şiirdir. Ziya Osman Saba, geçmişe özlemi, geleceğe dair hayalleri ve bu iki uç arasında sıkışan insan ruhunu etkileyici bir şekilde yansıtır. Şairin hayatın geçiciliği karşısındaki melankolik yaklaşımı, hem bireysel hem de evrensel bir duyguya dönüşür. Bu şiir, insanın anılarla, hayallerle ve zamanın geçişiyle olan karmaşık ilişkisini anlamlandırmak için önemli bir eserdir.
Yorumlar
Yorum Gönder