Türkiye'nin Adresi [Metin Eloğlu]

-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...

Patik yap, kunduracı [Ziya Osman Saba]


Patik yap, kunduracı, bol bol patik;
Bebeler için, ilk adımı atacak
Çocuklar için, koşacak oynayacak..
Terzi abla, minimini elbise dik,
Yazlık, kışlık, mevsimlik..
Saçlarına kurdele
Bileklerine bilezik..
Ama şu dünya hali, bin türlü kaza, belâ,
Ama bunca hastalık, gıdasızlık, verem;
Tabutçu, ölçünü büyük tut, büyük!
Çocukların öldüğünü istemem...

Şiirin Tahlîli

Ziya Osman Saba’nın “Patik yap, kunduracı” adlı şiiri, masumiyet ve umut dolu bir girişle başlayıp, derin bir melankoliye ve toplumsal eleştiriye dönüşen etkileyici bir eserdir. Şair, çocukların dünyasına dair bir sahne çizerken, bu sahnenin ardında toplumsal gerçeklerin sert yüzünü ve insan hayatının kırılganlığını hissettirir.


1. Çocukların Masum Dünyası

Şiirin ilk bölümü, çocukların hayatına dair umutlu ve canlı imgelerle doludur:

  • “Patik yap, kunduracı, bol bol patik”: Şair, çocukların büyüme süreçlerini simgeleyen bir nesne üzerinden konuşmaya başlar. Patik, çocukluğun başlangıcını ve masumiyetini temsil eder.
  • “Bebeler için, ilk adımı atacak” ve “Çocuklar için, koşacak oynayacak”: Bu dizelerde, şair, çocukların büyüme aşamalarını saf bir umutla betimlemektedir. İlk adımlar, yaşamın başlangıcına; koşup oynama ise neşeli ve özgür bir çocukluğa işaret eder.

Şairin dili, sevecen ve sıcak bir atmosfer yaratır. Bu bölüm, hayatın masumiyet dolu yönünü temsil eder.


2. Hayal Dünyasından Gerçeklere Geçiş

Şiirin tonu, giderek daha karamsar bir hâl alır. Çocuklar için kurulan umut dolu dünyanın karşısına, hayatın sert gerçekleri ve tehlikeleri çıkarılır:

  • “Ama şu dünya hali, bin türlü kaza, belâ”: Şair, hayalî ve masum dünyadan gerçek dünyanın acımasız yüzüne bir geçiş yapar. Çocukların masumiyetini tehdit eden olumsuzlukları dile getirir.
  • “Ama bunca hastalık, gıdasızlık, verem”: Bu dize, dönemin toplumsal ve ekonomik zorluklarına işaret eder. Özellikle verem, Ziya Osman Saba’nın yaşadığı dönemde yaygın bir hastalıktı ve pek çok insanın hayatını tehdit etmekteydi.

Bu bölümde, şairin çocuklara duyduğu sevgi ile hayatın kırılganlığı ve acımasız gerçekleri arasındaki çatışma açıkça görülür.


3. Çarpıcı ve Ürkütücü Bir Sonuç

Şiir, beklenmedik bir şekilde tabutçunun işine ve ölüm gerçeğine yönelir:

  • “Tabutçu, ölçünü büyük tut, büyük!”: Şair, yaşamın kaçınılmaz bir gerçeği olan ölümü, özellikle çocukların ölümü üzerinden çarpıcı bir şekilde dile getirir. Bu ifade, şairin hayatın acımasızlıklarına karşı duyduğu derin üzüntüyü ve isyanı yansıtır.
  • “Çocukların öldüğünü istemem...”: Bu dize, hem kişisel hem de toplumsal bir dilektir. Şair, çocukların yaşamlarının erken sonlanmasını istemediğini, bu masum varlıkların korunması gerektiğini vurgular.

4. Temalar

  • Masumiyet ve Kırılganlık: Çocukların dünyasına dair umut dolu bir başlangıç, şiirin ana temasını oluşturur. Ancak bu masumiyetin, hayatın acımasız gerçekleriyle her an tehdit altında olduğu vurgulanır.
  • Toplumsal Eleştiri: Hastalık, gıdasızlık ve ölüm, sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir eleştiri unsurudur. Şair, dönemin sosyal ve ekonomik sorunlarına ince bir şekilde değinir.
  • Hayat ve Ölüm Çatışması: Şair, bir yanda yaşamın başlangıcı ve masumiyeti, diğer yanda ölümün kaçınılmazlığı arasında derin bir tezat kurar.

5. Şiirsel Yapı ve Üslup

  • Dil ve Üslup: Ziya Osman Saba, şiirlerinde genellikle sade ve akıcı bir Türkçe kullanır. Bu şiirde de dili yalındır, ancak duygusal etkisi yoğundur. İroni ve çelişki dolu bir yapı dikkat çeker: Çocuklar için umut dolu başlangıçlar tasvir edilirken, sonunda ölüm gerçeğiyle yüzleşilir.
  • Ton ve Hava: Şiirin tonu, başta sevecen ve umut doluyken, son bölümlerde karamsar bir havaya bürünür. Bu geçiş, okuyucuda derin bir duygu değişimi yaratır.

6. Genel Değerlendirme

Ziya Osman Saba’nın “Patik yap, kunduracı” adlı şiiri, masumiyetin, yaşamın kırılganlığının ve toplumsal gerçeklerin bir arada işlendiği güçlü bir eserdir. Şair, çocukların neşe dolu dünyasını çizerken, onları tehdit eden sosyal ve ekonomik sorunlara da dikkat çeker. Şiirin sonunda ölüm gerçeğinin çarpıcı bir şekilde sunulması, okuyucuyu sarsar ve düşündürür. Bu eser, sade bir dille yazılmış olmasına rağmen, derin anlamlar taşıyan, etkileyici bir yapıya sahiptir.

Yorumlar