-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...
Şu Yalan Dünyaya Geldim Geleli [Karacaoğlan]
tarih:
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağuları, sağ iken
Kahbe felek vermez benim muradım
Viran oldum, mor sünbüllü bağ iken
Aradılar, bir tenhada buldular
Yaslandılar, şıvgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim, ala karlı dağ iken
Farımaz da deli gönlüm farımaz
Akar gözlerimin yaşı kurumaz
Şimden geri benim hükmüm yürümez
Azil oldum, güzellere bey iken
Karac'oğlan der ki, bakın geline
Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş, biz burada yoğ iken
Şiirin Tahlîli
Karacaoğlan’ın Şu Yalan Dünyaya Geldim Geleli adlı şiiri, halk edebiyatında hayatın geçiciliği, ölüm, keder ve insanın dünyadaki varoluşunun anlamını sorgulayan önemli eserlerden biridir. Şair, yaşamın zorlukları ve hayal kırıklıklarını dile getirirken, halk edebiyatının sade ve içten söyleyiş tarzını kullanmıştır. Şiir, kişisel bir ağıt olduğu kadar, evrensel bir insanlık durumunun ifadesidir.
1. Tematik Analiz
a. Dünyanın Geçiciliği
Şiirin ana teması, dünya hayatının faniliği ve gelip geçen zamanın acımasızlığıdır. Karacaoğlan, dünya hayatını bir yanılgı, bir hayal kırıklığı olarak betimler:
"Şu yalan dünyaya geldim geleli / Tas tas içtim ağuları, sağ iken"
"Yalan dünya" ifadesi, hayatın geçiciliğini ve gelip geçici zevklerin insanı tatmin etmekten uzak olduğunu vurgular. Şair, ömrü boyunca dert ve acıyla mücadele ettiğini söyler.
b. Kader ve Hayal Kırıklığı
Şair, kahpe feleği (kaderi) eleştirir ve muradına erememekten yakınır:
"Kahbe felek vermez benim muradım / Viran oldum, mor sünbüllü bağ iken"
Bu dizelerde, kaderin zalimliği ve insanın ona karşı çaresizliği dile getirilir. "Mor sünbüllü bağ" bir zamanlar mutluluk ve güzellikle dolu olan hayatını simgelerken, "viran olmak" bu hayatın yıkıma uğradığını ifade eder.
c. Zorbalık ve Haksızlık
Şairin "aradılar, bir tenhada buldular" diyerek işaret ettiği, yalnız bir yerde bulunup haksızlığa uğramasıdır:
"Yaslandılar, şıvgalarım kırdılar"
Burada, insanın toplumsal hayatta karşılaştığı zorluklar ve başkalarının haksız muameleleri dile getirilir. "Şıvga" dal ya da çalı anlamına gelir; bu metaforla şair, gücünün ve direncinin kırılmasını ifade eder.
d. Güzelliklerin Kaybı
Karacaoğlan, geçmişte güzelliklere ve güce sahip olduğunu, ancak bunları kaybettiğini ifade eder:
"Azil oldum, güzellere bey iken"
"Azil olmak," bir görevden alınmayı ifade eder. Burada, bir zamanlar etkili ve güçlü bir konumda olan şairin artık hükmünün kalmadığını söylemesi, yaşamın geçici doğasını vurgular.
e. Geçmişe Özlem ve Evrensel Sorular
Şair, geçmişte yaşanan talanları sorgular ve insanlığın tarihsel acılarına gönderme yapar:
"Sual eylen bizden evvel gelene / Kim var imiş, biz burada yoğ iken"
Bu, ölüm ve varoluş üzerine bir sorgulamadır. Şair, kendisinden önceki insanların da bu dünyanın faniliğiyle yüzleştiğini hatırlatır.
2. Şekil ve Yapı
Halk Şiirine Özgü Şekil: Şiir, hece ölçüsüyle yazılmıştır. 11’li hece ölçüsü (6+5 duraklı) kullanılmış, bu da Türk halk şiirinin geleneksel biçimini yansıtır.
Dörtlükler: Şiir, 4 dörtlükten oluşur. Her dörtlükte bir tema işlenirken şiir bütünlüğü korunmuştur.
Son Dörtlükte Toparlayıcı Söyleyiş: Halk şiirinde sıkça görülen bir özellik olarak, son dörtlükte şair kendi adını zikreder ve şiiri bir tür özet niteliğinde tamamlar.
3. Dil ve Üslup
Sade ve Anlam Yüklü Dil: Karacaoğlan, halk edebiyatına uygun olarak, süslemelere ihtiyaç duymadan derin anlamlar taşıyan sade bir dil kullanır.
Metaforlar ve Benzetmeler: Şair, yaşamı ve kaybı ifade etmek için güçlü imgeler kullanır:
"Mor sünbüllü bağ" hayatın güzelliklerini,
"Ala karlı dağ" şairin güçlü ve görkemli geçmişini,
Melankolik ve Ağıtsal Ton: Şiir, kederli bir atmosferle örülüdür. Şairin dili, geçmişe duyulan özlem ve geleceğe dair umutsuzlukla yoğrulmuştur.
4. Felsefi ve Toplumsal Eleştiri
Hayatın Anlamsızlığı ve Feleğin Adaletsizliği: Şair, kaderin insana reva gördüğü acıları eleştirir. Bu, halk kültüründe sıkça rastlanan bir kader sorgulamasıdır.
İnsanlık Tarihi ve Süreklilik: Şair, insanlığın geçmişini sorgular ve varoluşun geçici doğasını hatırlatır. "Kim var imiş, biz burada yoğ iken" dizesi, insanın evrensel yalnızlığına ve ölümle yüzleşmesine dair derin bir düşünceyi ifade eder.
Sonuç
Karacaoğlan’ın Şu Yalan Dünyaya Geldim Geleli şiiri, Türk halk şiirinin en güçlü örneklerinden biridir. Şair, bireysel yaşam deneyimlerinden yola çıkarak evrensel insanlık durumunu dile getirir. Şiirdeki melankoli, dünyanın geçici doğasına dair bir farkındalıkla harmanlanmıştır. Ölüm, hayat, kader ve insanın bunlarla olan ilişkisi; sade ama derin bir üslupla anlatılmıştır. Bu şiir, halk edebiyatındaki sözlü gelenekle felsefi derinliği birleştiren nadir eserlerden biridir.
Yorumlar
Yorum Gönder