Türkiye'nin Adresi [Metin Eloğlu]

-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...

Yağmur Duası [Sezai KARAKOÇ]


Ben geldim geleli açmadı gökler

Ya ben bulutları anlamıyorum

Ya bulutlar benden bir şey bekler

Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum

Ben geldim geleli açmadı gökler


Bir yağmur bilirim bir de kaldırım

Biri damla damla alnıma düşer

Diğerinde durup göğe bakarım

Ne şehir ne deniz kokan gemiler

Bir yağmur bilirim bir de kaldırım


Nedense aldanmış bir gece annem

Bir kadın gömleği giydirmiş bana

İşte vuramadı gökler bana gem

Dinmedi içimde kopan fırtına

Nedense aldanmış ilk gece annem


Biri çıkmış gibi boş bir mezardan

Ortalıkta ölüm sessizliği var

Bana ne geldiyse geldi yukardan

Bana ne yaptıysa yaptı bulutlar

Biri çıkmış gibi boş bir mezardan


İyi ki bilmiyor kalabalıklar

Yağmura bakmayı cam arkasından

İnsandan insana şükür ki fark var

Birine cennetse birine zindan

İyi ki bilmiyor kalabalıklar


Yağmur duasına çıksaydık dostlar

Bulutlar yarılır gökler açardı

Şimdi ne ihtimal ne imkan var

Göğe hükmetmekten kolay ne vardı

Yağmur duasına çıksaydık dostlar


Ben geldim geleli açmadı gökler

Ya ben bulutları anlamıyorum

Ya bulutlar benden bir şey bekler

Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum

Ben geldim geleli açmadı gökler

Şiirin Tahlîli

Sezai Karakoç’un “Yağmur Duası” adlı şiiri, onun kendine özgü metafizik ve duygusal derinlik içeren tarzını açıkça yansıtır. Şiir, yalnızlık, arayış, insanın yaratıcı ile ilişkisi ve ruhsal bir iç hesaplaşma gibi temalar üzerine kuruludur. İşte detaylı bir tahlil:


1. Şiirin Genel Konusu

“Yağmur Duası,” bireyin yaratıcıyla olan ilişkisini, varoluşsal sorgulamalarını ve içsel çatışmalarını dile getirir. Şair, doğa ile insan arasında bir köprü kurarak, insanın manevi eksikliklerini ve özlemlerini, yağmur metaforu üzerinden dile getirir. Yağmur, hem rahmet hem de arınmanın sembolüdür. Bu bağlamda şiir, hem bireysel bir dua hem de kolektif bir niyaz çağrısıdır.


2. Şiirin Yapısı ve Kurgusu

Şiir, tekrarlanan bir ilk dizeyle ("Ben geldim geleli açmadı gökler") başlayıp bitiyor. Bu, şairin içindeki sürekli bir bekleyişi, belirsizliği ve beklentisinin karşılanmamış olmasını vurgular. Altı kıtadan oluşan şiirde, her bir kıta farklı bir tema ya da duygu ekseninde şekillenir.

  • Tekrarlar: Şiir boyunca kullanılan tekrarlar, şairin duygularındaki döngüselliği, ruh halinin değişmeden aynı noktaya dönüşünü yansıtır.
  • Simgeler: Yağmur, bulut, kaldırım, gemiler gibi imgeler, hem somut hem de soyut anlamlar taşır ve şiirin derin anlam katmanlarını oluşturur.

3. Ana Temalar

a. Varoluşsal Sorgulama

Şair, "Ben geldim geleli açmadı gökler" diyerek, kendi varlığını sorgular. Bu dizelerde, bireyin Tanrı ile ilişkisinde yaşadığı bir tür kopukluk ya da uzaklık hissi dile getirilir. Bulutların şairden bir şey beklediği düşüncesi, insanın yaratıcı karşısındaki yetersizlik duygusunu temsil eder.

b. Doğanın Dili ve İnsan

Yağmur ve bulut gibi doğa unsurları, yaratıcı ile insan arasındaki iletişimin araçlarıdır. Şair, doğanın kendisini anlamamasından ya da onun beklentilerine cevap verememesinden yakınır:

"Ya ben bulutları anlamıyorum / Ya bulutlar benden bir şey bekler."

c. Yalnızlık ve İçsel Çatışma

Şair, insanın kalabalıklar arasında dahi nasıl yalnız olabileceğini ve bu yalnızlığın ruhsal bir çatışmaya nasıl dönüştüğünü gözler önüne serer:

"İyi ki bilmiyor kalabalıklar / Yağmura bakmayı cam arkasından."

Bu dizeler, bireysel tefekkür ile toplumsal sıradanlık arasındaki farkı çarpıcı biçimde ortaya koyar.

d. Aşk ve Ölüm İlişkisi

Karakoç’un şiirlerinde sıkça gördüğümüz aşk ve ölüm temaları, bu şiirde de güçlü bir şekilde yer alır. "Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum" dizesi, hem aşkın hem de hayatın uçlarda yaşanan bir deneyim olduğunu vurgular.


4. Şiirde Kullanılan Simgeler

  • Yağmur: İlahi rahmet, arınma ve dua. Yağmurun eksikliği, şairin ruhsal kuraklığını temsil eder.
  • Bulutlar: İnsan ile yaratıcı arasındaki bir perde ya da iletişim aracı.
  • Kaldırım: Günlük hayatın sıradanlığı ve bireyin bu sıradanlık içinde anlam arayışı.
  • Gökler: İlahi gücün sembolü. Göklerin kapalı olması, ilahi rahmetin ulaşmaması anlamını taşır.

5. Şairin Duygusal Durumu

Şiirin her kıtasında şairin derin bir arayış içinde olduğu görülür. Bu arayış, hem içsel bir yolculuk hem de yaratıcıya ulaşma çabasıdır. Şair, yağmur duasına çıkma fikriyle bir umut dile getirirken, bu umudun neredeyse imkansız olduğuna da işaret eder:

"Yağmur duasına çıksaydık dostlar / Bulutlar yarılır gökler açardı."


6. Üslup ve Dil Özellikleri

  • Sade ve Derinlikli Dil: Şiir, karmaşık olmayan ancak derin anlamlar taşıyan bir dille yazılmıştır.
  • Metaforlar ve Simgeler: Şair, soyut kavramları somut imgelerle ifade etmiştir.
  • Duygusal Yoğunluk: Şairin kelime seçimleri, okurda derin bir melankoli ve düşünme isteği uyandırır.

Sonuç

“Yağmur Duası,” Sezai Karakoç’un hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin manevi meselelere dokunduğu, güçlü bir şiirdir. Şairin kendi iç dünyasındaki çalkantıları, insanlığın ortak arayışlarıyla buluşturduğu bu eser, okuru hem düşünmeye hem de hissetmeye davet eder. Şiir, bir yandan insanın eksikliklerini, öte yandan yaratıcıya yönelme arzusunu dile getirirken, ruhsal bir yolculuğu sembolize eder.

Yorumlar