Türkiye'nin Adresi [Metin Eloğlu]

-I- tavsayan bir rüzgârdaki hadilik sudaki buğulanıma direniş gece indi miydi ot güne upuzuyor geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni bir de oturasılık tutturdun tam giderayak —inim inim gözleri— yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki güze doğru istanbul’da bir kuş öter yazları kuş ne, yaz niye, istanbul nere a deli burası önce türkiye, sonra pompei’nin son günleri -II- pıyrım pıyrım bir deniz hırpani bir gökyüzü nereden bulup döşerler salıncakta bebeler çünkü’lerin, ya da’ların savsağında hani’celer, belki’celer, ama’calar gözleri güme gidiyor ilk, gitsin mi sen oğlusun sonra bir bacağı yitiyor, ellerini alakoyuyorlar dişleri hiç mi hiç, dişleri de olsa mıydı ciğerine takıyor bir sabanı, üç evlek öteye çekeliyor bir yayan yulaf sepeliyor yarısı kendi barsağı köpürmüş tezeklere dalağı dökülüyor, kelliği bir kentiçi kavşağında buluyoruz son ne yüreği ne şahdamarı ne kirpiği onu sap, sen oğlusun -III- et kılçık yoğrumları bu ya daha da inceltemezsin zarganaları su dinik a...

Kirli Ağustos [Edip Cansever]


O da var olanın ağır ağır yokluğu

Şurda bir gündüz kımıldamakta

Dağılmanın beyaz organı: tuz birikintileri

Gibi bir gündüz

Kalın kabuklarını kaldırır doğa.

Düşer bir balıkçının tersi olan şey

Kirli ağustos! beni ordan oraya götüren eşya

Aklımda üç beş otel ya kalır

Ya kalmaz üç beş otel aklımda

O da değil bir otelin kendisi

Yalnızlığın kahverengi organı: düş birikintisi

Bir de kahverengi alevlerden yapılma.

Başka değil, yokluğu görmek için

Kirli ağustos! gözkapaklarımı da yaktım sonunda.

Şiirn Tahlîli

Edip Cansever’in “Kirli Ağustos” adlı şiiri, modern Türk şiirinin hem bireysel hem de varoluşsal temalarını derinlemesine ele alan bir metin olarak dikkat çeker. Şiir, imgesel yoğunluğu, dilin özgürleşmesi ve duygu katmanlarıyla İkinci Yeni’nin karakteristik özelliklerini taşır. Aşağıda şiirin detaylı bir analizi yer alıyor:

1. Zaman ve Mekân Algısı

Şiirin adı olan “Kirli Ağustos”, zamanın hem somut hem de soyut boyutlarını işaret ediyor. Ağustos, yazın sonunu, bir geçişi ve aynı zamanda bir durağanlığı temsil eder. “Kirli” sıfatı ise bu durağanlığa, bitmek bilmeyen bir tükeniş ya da yozlaşma hissi ekler. Şair, bu kirli zamanı, kişisel bir varoluş krizi ve doğanın çelişkili bir döngüsü olarak ele alıyor.

“O da var olanın ağır ağır yokluğu”

 Şair, varlık ve yokluk kavramlarını birbiriyle iç içe geçmiş şekilde kullanıyor. Bu ifade, Heidegger’in varlık ve hiçlik düşüncelerine yakın bir yaklaşımı çağrıştırır. “Ağır ağır yokluk” ise zamanın doğasını, sürekli bir erime ya da silinme süreci olarak tanımlar.

2. Doğa ve İnsan İlişkisi

“Dağılmanın beyaz organı: tuz birikintileri”

Doğa, şiirde bir yansıma alanıdır. Tuz birikintileri, kuraklık ve çürüme fikrini çağrıştırır. Bu imgeyle birlikte, doğanın yüzeyindeki buharlaşma ve tortulaşma, insanın içsel dağılmasının bir metaforu olarak resmedilir. Bu, aynı zamanda insanın doğayla olan kopuk ama derin bağını da gözler önüne serer.

3. Yalnızlık ve Yabancılaşma

“Yalnızlığın kahverengi organı: düş birikintisi”

 Yalnızlık, Cansever’in şiirlerinde sıkça işlediği bir tema olarak burada da karşımıza çıkar. Ancak yalnızlık, burada durağan bir halden ziyade, birikmiş, çökelmiş bir şey olarak tasvir edilir. Bu, bir insanın zihninde biriken düş kırıklıkları ya da anılar olabilir. Kahverengi, çürümüş, eski ya da geçmiş bir hissiyatın rengidir.

4. Yolculuk ve Mekânsızlık

“Beni ordan oraya götüren eşya”
Eşyalar, şairin zihnindeki yolculuğu fiziksel bir bağlamdan soyut bir bağlama taşır. Otel imgeleri, geçicilik ve yerleşiksizlikle ilgilidir. Oteller, hem fiziksel bir duraklama noktası hem de ruhsal bir boşluk mekânıdır.

5. Yokluğun Görselleştirilmesi

“Başka değil, yokluğu görmek için
Kirli ağustos! gözkapaklarımı da yaktım sonunda.”
Şair, yokluğu somut bir şekilde görmeye çalışır. Bu da modern bireyin kendi anlam arayışıyla bağlantılıdır. Gözkapaklarının yanması, hem bir arınma hem de bir yok oluş hissini ifade eder.

Genel Değerlendirme

Şiir, hem bireysel hem de evrensel bir yalnızlık ve arayışı ifade ediyor. Edip Cansever, İkinci Yeni’nin tipik özelliklerini taşıyarak, alışılmış anlam ve duygu dünyasını dilin katmanlı yapısıyla sorguluyor. “Kirli Ağustos” hem fiziksel hem de ruhsal bir tükenişin şiiridir; doğanın ve insanın birbirine paralel bir şekilde yok oluşuna tanıklık eder. Şair, imgelerle dolu dünyasında varlık-yokluk, geçicilik-kalıcılık gibi büyük felsefi sorulara yanıt arar.

Yorumlar